Ailelerden çokça “çocuğumun dışa dönük olmasını istiyorum” cümlesini duymaktayız. “ girişken, öz saygılı, kendini savunan bir çocuk olsun. Hatta biraz fazla savunmalı kendini asla ezdirmemeli.” Kendisini savunamamış ve bu yönden zarar görmüş ebeveynlerin kullandıkları tarzda cümleler olduğu gerçeğini algılamaya başlıyoruz bu süreçte. Bu tam manasıyla “ben yaşadım ben zarar gördüm o zarar görmesin” serzenişi. Toplumsal olarak da” girişken çocuk zekidir,girişken çocuk mutludur” diye düşünülüyor olduğundan girişken olmayı bir başarı bir hedef olarak görmeye başlıyoruz. Fakat gerçekler bu yönde olmayabilir. Sessizliğin ardında daha derin ve sofistike nedenler olabilir. “İçe kapanık” dediğiniz çocuğunuz da belki sadece “içe dönük” biri olabilir.
Psikoloji biliminde utangaçlık, içe kapanıklık, içe dönüklük ya da sosyal fobi kavramları aynı şeyi ifade etmez. İçedönüklük kavramı psikolojinin en önemli isimlerinden biri olan Carl G. Jung tarafından ortaya atılmıştır ve utangaç demek değildir. Jung'a göre içe dönük kişiler enerjilerini kendilerinden, kendi içlerine dönmekten alırlar. Yalnız kaldıklarında, tek başına yapmaktan hoşlandıkları şeylerle, düşünerek, okuyarak vb. aktivitelerle enerji toplarlar. Bunun aksine dışa dönükler enerjilerini diğer insanlardan alırlar. Kendilerine gelmek için diğerleriyle temasa geçmek ihtiyacı duyarlar.
Ancak günümüz toplumunda görünürlük çok önemli olduğundan içe dönüklüğün etkisi azalmaktadır. Öyle ki eski dönemlerde bir çok ressam,müzisyen, bilim insanı içe dönük kişilerden ortaya çıkmıştır. İçe dönebilmek bir meziyettir. İçine dönüp bir şeyleri sorgulayabilmek, içsel dünyada mukayese edebilmek çok önemlidir aslında. Günümüzde ise bir şeyleri bilmekten çok bir şeyleri göstermek ve görünebilmek önemli hale geldiğinden görünmeyen görünmek istemeyen kişileri utangaç ve içine kapanık ilan etmekteyiz. İçe kapanmanın sonradan gelişen ve gerçek boyutta rahatsız edebilen bir süreç olduğu soğru evet! Ama içe dönüklük böyle bir durum değil ve içe kapanmaktan tamda bu noktada ayrışıyor. İçe kapanmak sonradan oluşup günlük hayatı etkilerken içe dönüklük bir tercih, bir kişilik özelliği ve aynı zamanda yaşam felsefesi. Carl Gustav Jung, bu tutum farklılıklarını araştırmalarında şöyle aktarmıştır: Bir grup insan yanlış bir durum karşısında sessizce tepki gösterdikten sonra itiraz etmiş, diğer grup ani ve sert tepkiler vererek kendilerini savunmuşlardır. Bu çalışmalar farklı grupların incelenmesi sonucu genişletilmiştir. Beyin üzerinde yapılan çalışmalarda dışa dönük insanların beyin uyarılma seviyelerinin içe dönük insanlarınkine oranla daha düşük olduğunu ve içe dönük insanların uyarılma seviyesine ulaşmak için daha fazla uyarana ihtiyaç duydukları açıklanmıştır. Beyinde dopamin seviyelerinin ölçüldüğü çalışmada ise dışa dönük bireylerin kumarda kazandıklarında beyinde duygu tepkilerinin oluştuğu bölge ve ödül merkezinin daha güçlü bir tepki verdiği görülmüştür.
Beyin üzerinde yapılan çalışmalarda dışa dönük insanların beyin uyarılma seviyelerinin içe dönük insanlarınkine oranla daha düşük olduğunu ve içe dönük insanların uyarılma seviyesine ulaşmak için daha fazla uyarana ihtiyaç duydukları açıklanmıştır.”
İnsanların olaylar karşısında tepkileri ve duyguları farklıdır. Güzel bir haber aldığında dışa dönük profilde bir insanın arkadaşlarıyla dışarıda bir kafede kutlamayı tercih etme ihtimali daha yüksek iken içe dönük insanlar daha çok aile arasında küçük bir kutlamayı hatta kendine aldığı küçük bir hediyeyi, dışarıda kutlamaya tercih edebilirler. Unutulmamalıdır ki, bu tutum bütün davranışlarda görülmeyebilir, sadece genel tutum ve tavırlarda kendini belli eder. Bu konuda kalıplaştırma yapılmamalı ve birisinin diğerinden daha iyi ya da kötü olduğu düşünülmemelidir.