Ülkemiz deprem kuşağı olması sebebiyle bu doğal afete sıkça maruz kalmaktayız. Belirsizlik hissi kaygının en temel alt basamaklarındandır. Bu sebepten bilinmedik afetler alışılmadık durumlar, travmatik etkiler doğuran ve düşüncelerimizin bozulmasına sebebiyet veren haller arasında yer almaktadır.Ne zaman olacağını bilmediğimizden etkisi belirsizlik hissiyle beraber büyümektedir. Depremden korkmak normalken, aşırı düzeyde ve günlük hayatın işlevselliğini bozacak şekilde korkmak zorlayıcıdır. Bu korku, depremlerin nadir olduğu yerlerde fark edilmeyebilir, ancak bazı deprem bölgelerinde yaşayan insanlar için ara sıra meydana gelen sarsıntı bile çok etkileyici olabilmektedir.
Birçok korku gibi, bu da genellikle bir depremde yaşamış ve sonucunda depremden dramatik bir şekilde korkmaya başlayan birinin kişisel tepkisiyle bağlantılıdır.
Deprem hasarının görsel görüntüleri, depremlerin insanoğlunun bildiği en kötü doğal afetler arasında olduğu fikrini daha da güçlendirebilir veya pekiştirebilir. Deprem takıntısı, sismofobinin büyüyebileceği bir ortam yaratır.
Sismofobi, içsel kaygının bir temsilidir ve kişinin korkusunun boyutuna göre farklı belirtiler olabilir. Bunlar şunları içerir:
• Çarpıntı, hızlı veya sığ solunum (hiperventilasyon).
• Kaçma veya saklanma arzusu. Fobi, deprem düşüncesinde ağlayabilir veya çığlık atabilir.
• Ağız kuruluğu, baş dönmesi, gastrointestinal rahatsızlık, mide bulantısı, baş ağrısı vb.
• Fobi, deprem durumunda bir kaçış yolu planlamak için büyük çaba sarf edebilir. Hatta bunların düşmesini önlemek için evini, dolapları, başucundaki tencereleri vb. güvence altına almak için çok büyük paralar harcayabilir. Davranışları bazı durumlarda obsesif kompulsif olabilir.
• Çoğu hasta sürekli deprem korkusuyla yaşar. Bu doğal olarak günlük hayatlarını etkiler ve hatta ilişkilerini tehlikeye atar.
Sismofobi’nin Üstesinden Nasıl Gelinir?
Durum zorlayıcı ve günlük hayatın işlevselliğini bozacak düzeye geldiğinde yardım alınmalıdır. Terapi bu durumda kişinin yanında olan ve etkili çözümler sunan bir seçenektir.Genelde maruz kalma terapisi fobilerle başa çıkmanın en etkili yolu olduğundan, deprem fobisi bir meydan okumayı temsil etmektedir. Burada tek sorun, örümcek fobisinin aksine, kişiyi bu konuda duyarsızlaştırmak için tam bir deprem yaratamazsınız.
Bunun sonucunda da kişi kendini bir depremin içinde bulunduysa, fobiyle başa çıkmanın yollarıyla birlikte bu korkunun kökenini hedef almak daha yaygın olmaktadır. Birçok fobinin, ölüm ya da kalıcı yaralanma korkusu gibi bir şeye kökten bir korkusu bulunmaktadır. Altta yatan bu korkulara yaklaşıldığı zaman da, deprem fobisi kendiliğinden ortadan kalkmaktadır.
Temel korkuyu hedeflemenin yanında depremler hakkında konuşmak ve depremleri izlemek de insanları daha az fobik hale getirmek için çok sık kullanılan bir teknik olmaktadır. Bu durumda depreme yeniden maruz kalma yöntemi ile fobinin en azından kısmen de olsa üstesinden gelinme şansı çok daha yüksektir.