Kişilik bozukluğu kavramı oldukça eskidir. Bunlardan bir tanesi de Sınır durum kişilik bozukluğudur. Sınır durum kişilik bozukluğu, erken erişkin döneminde başlayan, kimlik duygusunda, benlik algısını kavramada zorluk, yakın kişilerarası ilişkilerinde zorluk ve duygu dalgalanmalarında belirgin olarak yaşanması durumudur.
‘Boderline’ terimi nevrozla psikoz arasındaki sınıra karşılık gelmektedir (Köroğlu 2009). Aynı zamanda zayıf dürtü kontrolü, benliği algılamada güçlük çeken ve geçici Psikotik durumlar yaşayan kişileri tanımlamak için kullanılmaktadır. Sınır durum kişilik bozukluğu olan bireyler, saatlerce ya da en fazla bir gün sürecek yoğun öfke, depresyon ve kaygıda artış yaşayabilirler. Özellikle dürtüsel saldırganlık, kendine zarar verme ve uyuşturucu veya alkol kötüye kullanımından da kaynaklanabilir.
Sınır durum kişilik bozukluğunda, kesin olarak yaygınlık çalışması olmamakla birlikte toplumda yaklaşık %4’ lük bir prevalansa sahiptir. Ülkemizde yapılan yaygınlık çalışmasında Dereboy ve ark (2014)’ nın araştırma sonuçlarına göre %13,5 olarak bulduğu görülmektedir.Şizofreni veya bipolar bozukluk (manik depresif) daha az görülürken. Ayrıca ülkemizde birçok klinik popülasyonda yapılan çalışmalara göre Şenol ve ark (1997) klinik yaygınlığı %10,2 olarak görülürken; Özçetin ve ark (2008) de%7,7 olarak bildirmişlerdir. Sınırdurum kişilik, kadınlarda erkeklerden 2 kat daha yaygın olup bu durumun kadınlarda fazla görülmesini de mizaç farklılıklarından kaynaklanacağını vurgulamışlardır (Young ve ark 2009 akt. Yetiş 2010)